içimdeki SEN gibi…

Archive for the ‘Dua’ Category

Halep Ölüyor!!!!

 

 

 

Zulme Sessiz Kalan Dilsiz Şeytandır!

Bir Zulmü Engelleyemiyorsanız En Azından Onu Duyurun!

Dua Müminin Silahıdır!

KArdeşi Açken Tok Yatan Bizden değildir!!

#halepölüyor !

#halep insalığın öldüğü yer!

❤Seni Sevdim❤

semazen

SENİ SEVDİM
🌟🌟🌟
Allah, babacığımı aldığında,küçüktüm… Öğrendim ki, sen de daha doğmadan babasız kalmışsın… İşte o zaman, yetimliğimi sevdim….
🌟🌟🌟
Kuşu ölen çocuğun evine taziyeye gittiğinde… Anne ve yavru köpekler için koskoca ordunun yolunu değiştirdiğinde, merhameti sevdim, hayvanları sevdim…
🌟🌟🌟
“Benim çocuğum yok,ardımdan okuyacak kimse olmayacak” diye ağlayan Hz.Bilal’i, “Üzülme! Ümmeti Muhammed her ezandan sonra sana okuyacak” diye teselli edişini sevdim…
🌟🌟🌟
O kadar uzun süre hiç aç kalmadım ben ama, kızın Hz.Fatma’ya, “Vallahi kızım,üç gündür baban bir şey yememiştir.” deyişinde, açlığı sevdim….
🌟🌟🌟
Hz.Hatice’ye düğün için hediye ettiğin gülleri sevdim… “Hatice’nin sevgisi benim rızkımdır.” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
“Beni nasıl seviyorsun?” diye soran Hz.Ayşe’ye, “kördüğüm gibi” cevabını… Ve zaman zaman “kördüğüm ne alemde?” sorusuna, “ilk günkü gibi” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Onsekiz aylık oğulcuğun İbrahim kucağında can verirken, gözyaşlarıyla onu öpüp koklayıp, “O, meme emen bir sütkuzusudur, ama Allah’ın takdiri karşısında,elden ne gelir?” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Mute’de şehid düşen evlatlığın Zeyd’in minik yetimi, acıyla o mübarek eteğine sarılıp ağladığında, onu kucaklayıp, hıçkırarak ağlayışın karşısında, “Ey Allah’ın elçisi, bu nedir?” diye soranlara, “Bu, sevenin sevdiğini özleyişidir.” demeni sevdim…
🌟🌟🌟
Yanında,kucağındaki çocuğuna sarılan,öpüp koklayan arkadaşına gülümseyerek, “yavruna nasıl şefkat duyuyorsan,Allah da senin şefkatinden daha çok sana şefkat duyar” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Sevgili kızın Hz.Fatma,her yanına girdiğinde,ayağa kalkıp karşılamanı, “hoşgeldin kızım” diye öpmeni, elinden tutup,yanına oturtmanı sevdim…
🌟🌟🌟
“Evlilik, iki bedende tek bir ruhtur” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Hz.Ali ile Hz.Fatma’yı evlendirirken,ikisini karşına alıp, “Ey Ali, kızımı sana cariye olarak veriyorum, ama unutma, sen de onun kölesisin” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Bir gün, elbisenin içinde kıpırdayan şeylerin sırrı, elbise açılınca anlaşılır: “Benim çiçeklerim” diye sevdiğin Hasan ve Hüseyin oradadır…Ben,onları sevişini, onlar sırtında iken namaz kılışını, kapıdan girer girmez,”küçük adam orada mı? Küçük adam orada mı?” deyişini, badi badi koşarak gelen torunlarını kucaklarken, onlara “Ey Allahım! Ben onları seviyorum,sen de onları ve onları sevenleri sev” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Bir bayram sabahı, hüzünle kenarda oturan,eski elbiseli yetim bir çocuğu elinden tutup evine götürüşünü, yıkanıp yemek yedirilen,para verilip sevindirilen çocuğun yüzünü avuçlarının içine alarak, “Benim baban, Ayşe’nin annen, Hasan ve Hüseyin’in kardeşlerin olmasını ister misin?” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Sokağa kaçan çocuğunu eve getirebilmek için, “gel bak sana ne vereceğim” diyen anneye, “dikkat et, çocuk sana gelir ve ona bir şey vermeyecek olursan,senin için bir yalan günahı yazılır!” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Meydanlık bir yerde,önünüzden bir cenaze alayı geçerken, ayağa kalktığında, arkadaşlarının şaşkın:”Ey Allah’ın rasulü, bu bir yahudidir” dediklerinde, “Fakat aynı zamanda bir insandır” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Bir müslüman, sarhoş bir şekilde, huzuruna getirildiğinde, yanındakilerden biri sarhoşa “Allah sana lanet etsin” deyince, o mübarek kaşların çatık, “ona lanet okumayın, ben onu tanıdığımdan beri, o Allah ve rasulünü sever” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Uhud’da şehit düşen yetmişiki arkadaşını defnederken, Cemuh oğlu Amr ile Amr oğlu Abdullah’ın cenazelerinin başında, hüzünle dalıp gidişini ve “bu ikisini aynı mezara koyun.Çünkü onlar,dünyada da birbirlerini çok severlerdi” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Mübarek başın, Hz.Ayşe’nin kucağında, ruhunu Allah’a teslim etmek üzereyken, Rabbinin huzuruna tertemiz çıkmak için, misvakla dişlerini temizleyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Mescitte, nezaket kurallarından habersiz, yeni müslüman olmuş birinin, burnunu sildiği paçavrayı yere attığını görünce, pisliği yerden kendi elinle alıp,temizleyişini ve o kişiye yumuşak bir sesle, “bir daha böyle yapma” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
“Sizden biriniz, ağaç dikerken kıyamet kopuyor olsa, ağacı dikmeye devam etsin” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
“Akarsu başında bile olsanız, suyu israf etmeyin” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Kâbe’yi işaretle, “Bu ev, saygın,mübarek ve kutsaldır. Ama, varlığını elinde tutan kudrete yemin ederim ki, insan onuru ve kişiliği daha kutsaldır!” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Mirâc’a çıktığında, Allah Teala, “Seni ne ile şereflendireyim?” dediğinde, “Beni Sana kullukla şereflendir” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Yine mirâçta Rabbim “İste! Ne isteğin varsa vereyim” dediğinde, secdeye kapanıp, gözyaşlarıyla “Senden ümmetimi istiyorum” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Refik-i Alâ’ya, Yüce Dost’a giderken, “Sizi kevser ırmağı başında bekleyeceğim. Bana kavuşmak isteyen, elini ve dilini kötülüklerden çeksin.” deyişini sevdim…
🌟🌟🌟
Ve Rabbimizin, “Andolsun size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir,merhametlidir (Tevbe-128) deyişiyle, seni sevdim…
🌟🌟🌟
Ve Rabbimizin, “Şüphesiz ki, Allah ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler (överler,yüceltirler). Ey müminler! Siz de O’na salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.”(Ahzab-56) buyurmasıyla, seni daha çok sevdim…

Safer ayı Bela ayı Mıdır?

image

Safer ayı gerçekten uğursuz mudur hakkında.

Esselamü Aleyküm ve Rahmetullah
Safer ayı geniş malumatlı çeşitli konularda incelenmiştir.Okuyucu tarafından ulaşılan sonuç bir takım hocalarımızın dediği gibi gerçekten safer ayı belaların ve musibetlerin indiği uğursuz bir ay mıdır yoksa bu görüş bir hurafe midir ?
Konuyu araştırırken ilk yapmamız gereken hicri ayların ikincisi olan safer ayından ziyade islamda uğursuzluk var mıdırın cevabını bulmaktır.

İslamda uğursuzluk var mıdır?
İslamda uğursuzluk vardır diyen tefsir alimleri hadis alimleri şuna inanır hiçbir zaman,mekan ve madde uğursuz değildir uğursuz kılan Allahü Tealadır.Uğursuzluk kişiye has bir takdirdir herkese uğursuz gelecek diye bir kural yoktur.
Örneğin; Rasulüllah (sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Uğursuzlanmak bir nevi şirktir.”
(Ahmet ibni Hanbel, El-Müsned:1/440, Ebu Davud, Tıbb, No:3910, 4/230, Tirmizi, No: 1663 3/84-85, İbni Mace, No 3538, 2/1170)

Burada şirk olan uğursuzlanma, Allah-u Teala’dan başka herhangi bir şahsın yahut zaman ve mekanın kendiliğinden bir şer yaratabileceği inancıdır. Ama bazı şeyler sebebi ile Allah-u Teala’nın uğur ve uğursuzluk yarattığına inanmak ise, halis tevhiddir.
Hayrı da, şerri de, uğuru da, uğursuzluğu da yaratan Allah-u Teala’dır. Dolayısıyla kiminin içinde bullunduğu şeylerden bereketlenip, kimininse uğursuzlanması, ancak Allah-u Teala’nın kaza ve kaderi iledir. (daha…)

Sen dua edersin; ama kabul olmuyor sanırsın! ….

Sen dua edersin; ama kabul olmuyor sanırsın!
Ekmek almak için bir fırına gidersin
Beklerken fırıncı ile bir sohbet başlar
Ve fırıncının hoşuna gidersin, hoşsohbetsin ya…
Fırıncı başkalarına istediğini verip acele ile gönderir
Bu arada sen istediğini alamadığın için sıkılmaya başlarsın
Ama bilmezsin ki
Fırıncı daha yeni pişmiş en güzel ekmeği verecek…

Hz. Mevlana

Elsin sen, el; varlığın sadece bir avuç içi

Sadefinde inci neyse, dudağında dua odur. İncinin ışıktan uzaklığın beşiğinde belenmesi gibi, dua da Rabbinden uzak kalışının gurbetinde bestelenir. O’na sonsuz uzaklığının kuytusunda O’nun sana sonsuz yakınlığını fısıldaması, dua incisine rahimlik eder.
Bir şahdamarı yakınlığından emzirilir dua. Öyle yakındır ki Rabbin sana, rahmetinin sana yakınlığını senin kendine yakınlığınla anlatır. Şahdamarı sende senden içeri olan, teninden de beri olan değil midir? Öyle bir yakınlıktır ki bu insanın kendisini çağırmasına benzer yahut kendisinden bir şey istemesine. Kendisini çağıran kendisine kendi çağrısından önce cevap verir. Kendisinden bir şey isteyen de kendisinden istediğini baştan kabul etmiştir ki öyle ister. (daha…)

Vakıa Suresi Ve Hikmetleri

“Her kim, Vâkia sûresini her gece bir defa okumayi âdet haline getirirse, ömründe fakirlik görmez.”
“Vâkia sûresi zenginlik sûresidir. Onu okuyunuz ve kadinlariniza ve çocuklariniza ögretiniz.”

Birgün Hz. Ebû Bekr, Resûlullah efendimize; “Yâ Resûlallah, saçlarinda beyazliklar belirdi” demisti. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
“Saç ve sakalimi Hûd Vâkia, Mürselât sûreleri agartti.”
Resûlullah efendimizin böyle buyurmasi, bu sûrelerde, kiyâmet hallerini, eski kavimlerin ugradigi âkibetleri düsünmesi ve ümmeti için üzülmesi sebebiyledir.
Abdullah bin Mes’ûd gözlerini açti ve buyurdu ki:
“Onlara Vâkia sûresini birakiyorum. Bu sûreyi okuyan aslâ fakirlik yüzü görmez.”
 
 

 

 

(daha…)

İnşirah Duası

(daha…)

Hâcet Namazı

Hâcet namazı
 

Suâl: Çeşitli dertlerimiz, dileklerimiz oluyor. Bunların hâllolması için hâcet namazı kılınıyormuş. Bu namaz nasıl kılınır?
Cevap: Hâcet namazı birkaç şekilde kılınır:

1- Eshâb-ı kirâmdan Osman bin Huneyf hazretleri anlatır: Gözleri görmeyen bir kimse, gözlerinin açılması için Resûlullaha ricada bulundu. Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Abdest alıp iki rek’at namaz kıl, sonra şöyle duâ et!: “Allahümme innî es’elüke ve eteveccehü ileyke binebiyyî Muhammedin sallallahü aleyhi ve sellem nebiyyirrahmeti.” Daha sonra gözlerinin açılması için “Yâ Rabbî Resûlünün hürmeti için gözlerimi aç!” diye duâ et!) [Nesâî]

O kişinin, namaz kılıp duâ ettikten sonra, gözlerinin açıldığını gördük. (Tergîb) (daha…)

Esma-ül Hüsna ve Sırları


ESMAÜL HÜSNA VE SIRLARI

Açıklama: Esma-ül Hüsna ile duaya başlayacağınız zaman önce 99 ismi şerifi bir okuyunuz
sonra 100 istiğfar ve 100 salatü selam getiriniz. Bir Fatiha, üç ihlas, bir Felak, bir
Nas süresi okuyup sevabını önce Efendimiz Hz.Muhammed (aleyhisselam) sonra
diğer peygamberlere sonra Ashab-ı kiram’a sonra altın sinsile meşayıhı kiram’a
hediye etmek lazımdır. Zira Allah dostlarının hatırına duaları kabul eder. (daha…)

Esma-ül Hüsna ile Tedavi


Esma-Ül Hüsna İle Nasıl Tedavi Yapıldığına Dair Biyoloji İlminin Mucidi Dr. İbrahim Kerim Anlatıyor:
Esma-ül Hüsna’nın tüm hastalıklara şifa olduğunu keşfettim. Gözümle gördüğüm, şahit olduğum bir olayı anlatayım: Bir arkadaşımın gözleri iltihaplanmış, kıpkırmızı kesilmişti. İki elini gözlerinin üstüne koyarak ‘YA NUR, YA HABİR, YA VEHHAB’ esma-i şeriflerini okumaya devam etti ve bir süre sonra Allah’ın lütfuyla gözleri eski haline geldi.

(daha…)