“Gün gelecek Allah’a bana yaşattığı bu sıkıntılar için şükredeceğimi biliyorum” demişti bir arkadaşım. Belki de hayatının en zor günlerini yaşıyordu. Zorlukların insana ne kadar büyük dersler verdiğini uzun uzun konuşmuştuk. Bir acının öğrettiğini bin kahkahanın öğretemeyeceği üzerine birçok örnekler vermiştik o konuşmamızda.
Aradan iki yıla yakın bir zaman geçince arkadaşımın haklı çıktığını gördük. O günlerin acı görünen olaylarının, kendisine ne kadar büyük kapılar açtığını gördükçe “verdiğin acılar için sana şükürler olsun Allah’ım!” demeye başladı.
Gündüzleri fırsat buldukça bir araya geldiğimiz arkadaşıma o günlerde aşağıdaki hikayeyi yollamıştım.
“Strese girenin imanından şüphe ederim!” başlıklı yazımı anlamayan ve/veya yanlış anlayan arkadaşlar umarım bu sefer beni doğru anlarlar.
Yaşlı kadın, bir antika dükkanından aldığı yüzyıllık fincanı özenle salon vitrinine yerleştirdi. Fincanın biçimi, üzerindeki işlemeler, renkler onun bir sanat eseri olduğunu söylüyordu. Ödediği fiyatı hatırladı; hayır, hiç de pahalıya almamıştı.
Hayranlıkla fincanı seyretmeye devam etti. Derken, birden fincan dile geldi ve kadına şöyle dedi;
“Bana hayranlıkla baktığının farkındayım. Ama bilmelisin ki, ben hep böyle değildim. Yaşadığım sıkıntılar beni bu hale getirdi.
Kadın şimdi hayret içindeydi. Önündeki kahve fincanı konuşuyordu!
Kekeleyerek: “Nasıl? Anlayamadım?” diyebildi yaşlı kadın.
“Demek istiyorum ki, ben bir zamanlar çamurdan ibarettim ve bir sanatkâr geldi. Beni eline aldı, ezdi, dövdü, yoğurdu. Çektiğim sıkıntılara dayanamayıp:
“Yeter! Lütfen dur artık!” diye bağırmak zorunda kaldım.
Ama usta sadece gülümsedi ve; “Daha değil!” diye cevapladı beni.
“Sonra beni alıp bir tahtanın üzerine koydu. Burada döndüm, döndüm, döndüm. Döndükçe başım da döndü. Sonunda yine haykırdım:
“Lütfen beni bu şeyin üzerinden kurtar. Artık dönmek istemiyorum!”
Ama usta bana bakıp gülümsüyordu:
“Henüz değil!”
“Derken beni aldı ve fırına koydu. Kapıyı kapayıp ısıyı arttırdı. Onu şimdi fırının penceresinden görebiliyordum. Fırın gitgide ısınıyordu. Aklımdan şöyle geçiyordu: Beni yakarak öldürecek”
Fırının duvarlarına vurmaya başladım. Bir taraftan da bağırıyordum:
“Usta usta! Lütfen izin ver buradan çıkayım!”
“Pencereden onun yüzünü görebiliyordum. Hala gülümsüyor ve “Daha değil!” diyordu.
“Bir saat kadar sonra, fırını açtı ve beni çıkardı. Şimdi rahat nefes alabiliyordum, fırının yakıcı sıcaklığından kurtulmuştum. Beni masanın üstüne koydu ve biraz boyayla bir fırça getirdi.
“Boyalı fırçayla bana hafif hafif dokunmaya başladı. Fırça her tarafımda geziniyor ve bu arada ben gıdıklanıyordum.
“Lütfen usta! Yapma, gıdıklanıyorum!” dedim. Onun cevabı ise aynıydı: “Henüz değil!”
“Sonra beni nazikçe tutup yine fırına doğru yürümeye başladı. Korkudan ölecektim. “Hayır! Beni yine fırına sokma, lütfeeen!” diye bağırdım.
Fırını açıp beni içeri iteleyip kapağı kapattı. Isıyı bir öncekinin iki katına çıkardı. “Bu sefer beni gerçekten yakıp kavuracak!” diye düşündüm. Pencereden bakıp ona yine yalvardım, ama o yine “Daha değil!” diyordu. Ancak bu defa ustanın yanaklarından bir damla gözyaşının yuvarlandığını gördüm.
“Tam son nefesimi vermek üzere olduğumu düşünüyordum ki, kapak açıldı ve ustanın nazik eli beni çekip dışarı çıkardı. Derin bir nefes aldım, hasret kaldığım serinliğe kavuşmuştum. Beni yüksekçe bir rafa koydu ve usta şöyle dedi:
“Şimdi tam istediğim gibi oldun. Kendine bir bakmak ister misin?”
Ona “Evet” dedim.
Bir ayna getirip önüme koydu. Gördüğüme inanamıyordum. Aynaya tekrar tekrar baktım ve “Bu ben değilim. Ben sadece bir çamur parçasıydım.”
“Evet bu sensin!” dedi usta. Senin acı ve sıkıntı diye gördüğün şeyler sayesinde böyle mükemmel bir fincan haline geldin.
Eğer seni bir çamur parçası iken üzerinde çalışmasaydım, kuruyup gidecektin.
Döner tezgahın üstüne koymasaydım, ufalanıp toz olacaktın.
Sıcak fırına sokmasaydım, çatlayacaktın.
Boyamasaydım, hayatında renk olmayacaktı.
Ama sana asıl güç ve kuvveti veren ikinci fırın oldu.
Şimdi arzu ettiğim her şey var üzerinde.”
Ve ben kahve fincanı, şu sözlerin ağzımdan çıktığını hayretle fark ettim:
“Ustam! Sana güvenmediğim için beni affet!
Bana zarar vereceğini düşündüm.
Beni benden fazla sevip iyilik yapacağını fark edemedim.
Bakışım kısaydı, ama şimdi beni harika bir sanat eseri yaptığını görüyorum.
Benim sıkıntı ve acı diye gördüğüm şeyleri bana verdiğin için teşekkür ederim…
Teşekkür ederim.”
Usta fincanı, yaratıcı insanı şekillendirir. Yeter ki acı da ki hikmeti görelim.
Kahrın da hoş, lûtfun da hoş demesini bir öğrenebilsek…
Sait ÇAMLICA
Comments on: "Sıkıntısı Olan Bu Yazıyı Okusun !" (38)
Hayatı birde bu açıdan bakmayı hiç düşünmemiştim .. Aydınlık yaziniz icin teşekkür ederim..
Harika
Merhaba, İslamın evrenselliği ve Allah’ın neden peygamber göndermeye gereksinim duyduğuna dair ilginç bir yazı okumak isteyenler için paylaşmak istedim http://merakli2kedi.wordpress.com/2011/11/23/kurannin-anlattiklari-allah-ve-hz-muhammed/
Gerçekten güzel ve ibretlik bir yazı…
ÇOK FANTASİK!!!…AMA SABRIN ALTI İYİ ÇİZİLMİŞ.
sabır dinimizce e önemli unsurdur. verdiğin güzel bilgiler ve doyurucu sohbet yazıların için tşk
Çok güzel bir hikaye.
Bir teşekkür de ben edeyim. Sabrın sonu selametmiş gerçekten de.
sadece biri içsin o fincandan. başka dudak değmesin
ben genelde ayetül kürsi okurum çok işe yaradığını gördüm
canım ya aslında her ne kadar günlük yaşamın lüksün peşinden koşup gerçek amacımızın dışında kalsakda senin gibi güzel insanlare sayesinde hatırlamamıza yardımcı oluyorsunuz. tşk
bunu okuyun
KALEMİNİZE SAĞLIK MEVLAM RAZI OLSUN
çok güzel hikaye inanın tüylerim diken gibi.etkileyeci.ve doğruu
çok anlamlı daha çok insana ulaşmalı
çok güzel bir yazı olmuş.bu sıkıntılı halimde bana hitap eden bir yazıydı
çok harika insan düşünürse çok büyük bir ders
çok güzel Allah razı olsun
B u ve benzeri manevi şeyleri sadece kendi aramızda paylaşmayalım daha geniş kitlelere ulaştırabilelim hikayenin altında facebookta paylaş bölümü aradım bulamadım diğer insan lara nasıl ulaşılacak?
tam bıkmış hep ğlamaklı bi haldeyken derdime derman oldunuz bu hikaye ile içime sakinlik çöktü allah razı olsun kardeşim razı olsun
çok beğendim elinize ssağlık:)
güzel bir öykü hocam bir de atanabilsek…
evet her şerde bır hayır vardır bu hıkayede bunun güzül bir örneyı çok güzel
gerçekten çok güzeldi ellerinize sağlık
cokk guzell hıkayydıı ellerınıze saglık paylastıgınız ıcın
inanın bu sıkıntılı halimde bu hikayeyi okudum ama çok rahatladım ALLAH ım hiç kimseyi darde ve sıkıntıda bırakmasın ALLAH razı olsun cümlesinden inşallah… amin tşkler paylaşımınız için
Hayranlıkla okudum mükemmel bir hikaye paylaşımlarınızın devamı gelmesi dileğiyle.. Tesekkürler.
çok güzel bir hikayeydi gerçekten acı çekmeden olmaz imtihan dünyası Rabbim onun yolundan ayırmasın cümlemizi inş.
cok güzel bir hikaye ve etkileyici kısaca herşeyi anlatmış bize ise okumak düşer:)Allah herkese hayırlı olanı versin ama önce sabır versinki sonundaki güzellikleri görmeyi nasip etsin bize…
allah razı olsun
çok gzl bir yazı
ya buradan sait çamlıcaya teşekürlerimi bildirmek istiyorum anladımdik acı cekmeden güzelliği ulaşamayız
Bu yazı sanki içimdeki sıkıntılar sezilmiş de gönderilmiş ilaç gibi geldi allaha emanet olunuz sonsuz teşekkürler.
Çok güzel bir yazı yazının sonunda belirttği gibi acıda hikmeti görelim rabbim o hikmeti görmeyi nasib buyursun teşekkürler. BURSA
herşeyde Allahı hatırlamak bu olsa gerek.başka bi açıklamsı olamzkii!!!
çok güzel bir hikayeydi..anlayan anladı…ellerinize sağlık diyorum….
Allah razı olsun hereşee bizim için şükretmek lazımmm
Ne kadar güzel bir hikaye.. Buraya yazarak paylaştığınız için teşekkür ederim.. Allah razı olsun..